İnsanın içinin bu kadar dolu olup , kelimelerin , cümlelerin birbirine girdiği bir kaosun içinde hiç bir şey söylememesi ne kötü . Söyleyememek değil söylememek , gerek duymamak . Bu kadar hissizleşir mi bir insan diye sormuyorum , tam da bu kadar hissizleşiyor.
Söylemek istediklerinizin , yerine ulaşmayacağını biliyorsunuz . Gözlerinden anlıyorsunuz , bakışlarından , tepkilerinden . Hani ne söylesem boş durumu .
Gözlerine baktığnız da , o bakışların arkasındaki boşluğu , hiçliği görüyorsunuz .
Konuşmaya kalksanız , anlatmaya kalksanız , hiç alakasız bir cümle sonrasında , yüzünüze bakacak , söylenen onlarca cümle arasından bir kelimeyi çekip , konudan tamamen uzak bir noktaya geleceğinizi biliyorsunuz .
Sizi duymak istememesi , haklı olduğunuzdan mı ? yoksa umursamamasından mı ? Dinliyormuş gibi görünmek için mi aradan bir kelimeye takıldı , yoksa konuyu mu dağıtıyor diye düşünmektense , hiç başlamamak , gerek duymamak , kendi boşluğunuzda , yaşamak daha az yıpratıcı .
Kısır döngü tartışmalar içinde , günleri kaosa çevirmektense , kendi derin sessizliğinizde , kendi huzurunuzu yaratmak , inanılmaz güzel .
Pekii bu içerde birikenler , zaman içinde patlamaz mı?
Eğer onları içinizde değersizleştirirseniz , inanın sizi hiç rahatsız etmez .
Bazı şeyler biz çok önem verdiğimizden önem kazanıyor .
Biz besliyoruz , biz büyütüyoruz , biz yara haline getiriyoruz .
Bu da öylesine bir yazı işte .